21 Ekim 2015 Çarşamba

Anne – Babalara 10 Altın Kural

   
Anne Baba olmak öncelikle yetişkinliğin gereklerini yerine getirebilecek olgunluk seviyesinde olabilmekle ilgili önemli bir konudur. Çünkü çocuk yetiştirmek ve sorumluluğunu alabilmek geri dönüşü olmayan bir süreçtir.
   1- Çocuğunuzun en önemli istek ve ihtiyaçlarından biri ona zaman ayırmanızdır.
   Kısa, yoğun etkileşimler günlük rutinleri paylaşmanın yerini tutmaz. Buna ilave olarak, aile yaşamınızın günlük rutinlerini çocuğunuzla paylaşmalısınız. Örneğin çamaşırları makineye atmak; yıkanmış çamaşırları asmak; bulaşıkları yerleştirmek; yemek pişirirken, arabayı yıkarken, temizlik yaparken size yardımcı olması; birlikte alışverişe çıkmak; akraba, komşu ziyaretlerinde veya banka ya da postaneye giderken size eşlik etmesi, ailece yenen akşam yemekleri gibi… Ayrıca kaybedilen zamanı maddi şeylerle telafi edemeyeceğinizi unutmamalısınız. Para yerine koyulabilir, ancak zaman asla geri getirilemez.
   2- Mükemmel olmaya çalışmayın. 
   Anne-baba olarak elinizden gelenin en iyisini yapmaya gayret edin. Ancak kusurlarınız olabileceğini, zaman zaman hatalar yapabileceğinizi de kabul edin. Çocuğunuzun mükemmel bir anne-babaya değil, onu seven, koruyan ve kabul eden bir anne ile babaya ihtiyacı vardır. Ayrıca herkesin hata yapabileceğini ve hataları hoş görebilmeyi bilmek ve bu hataları birer öğrenme fırsatı olarak değerlendirebileceğini anlamak, çocuğunuza verebileceğiniz paha biçilmez bir yaşam dersi olacaktır.
   3- Çocuğunuz için söylediklerinizden çok, yaptıklarınız anlam taşır. 
   Uzun konuşmalar ve nasihatler nadiren akılda yer eder, oysa davranışlarınız etkili, net mesajlar verir. Örneğin çocuğunuzun dürüst ve şefkatli bir insan olmasını istiyorsanız, öncelikle siz dürüst ve şefkatli davranan biri olmalısınız.
   4- Konuşmaya başlamadan önce çocuğunuzu dinleyin. 
   Konuştuğunuz konu ne olursa olsun, siz ne kadar çok dinlerseniz, çocuğunuz da size o kadar çok şey anlatır. Elbette bu da karşılıklı konuşmanızın çok daha etkili ve anlamlı olmasını sağlar.
   5- Öz güven ruh sağlığının temel taşıdır. 
   Çocuğunuz, yalnızca yaşına uygun olmak kaydı ile, kendi seçimlerini yapabilme ve kararlarını verebilme olanağını bulabilirse net ve sağlam bir öz güven duygusuna sahip olabilir. Örneğin, çocuğunuzun hatalı davranışlarını düzeltmeye çalışırken, ona iki doğru seçenek sunabilir ve bunlardan birini kendisinin tercih etmesine izin verebilirsiniz.
   6- En etkin ceza, zamanında verilen, geçici olarak uygulanan ve çocuğun neyi, neden onaylamadığınızı anladığı cezalardır. 
   Çocuğunuza doğru davranışları, sınırları ve kuralları öğrenmesi için ceza vermeyi gerekli gördüğünüz durumlarda, bu cezanın hatalı davranışla ilişkili ve orantılı bir ceza olma gerektiğini; cezanın amacının intikam almak ya da çocuğu üzmek değil, doğruyu anlamasına yardımcı olmak olduğunu; cezanın geçici bir süreyi kapsaması gerektiğini ve çocuğunuzun hangi davranışını onaylamadığınızı ve beklentinizin ne olduğunu açık bir şekilde anlamasını sağlamayı kesinlikle ihmal etmemelisiniz.
   7- Çocuğunuz size bir soru sorduğunda, konu ne olursa olsun basit ve güvenilir bir cevap verin.
   Ölüm, doğum ve benzeri zor konulardaki soruların uzun uzun açıklamalar gerektirdiğini düşünebilirsiniz. Ancak aslında çok fazla ayrıntı ve bilgi vermek bir varil suyu bir bardağa doldurmaya çalışmaya benzer: Bu kaynakların israf olmasına ve alıcının yorulmasına neden olur. Çocuğunuzun yaşına ve gelişim düzeyine uygun kısa, net ve doğru bilgileri vermeniz her zaman için yeterli olacaktır.
   8- Yaşadığınız çevreye saygı göstermeyi günlük yaşamınızın önemli bir parçası haline getirin. 
   Siz kısıtlı kaynaklarımızı özenli ve doğru kullanırsanız, çocuğunuz da bunu öğrenecektir. Elbette ki bu da onun sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam sürmesine katkıda bulunacaktır.
   9- Çocuğunuz yaşamı içerisinde birçok kişi ile ilişki kuracaktır. 
   Arkadaşlar, öğretmenler, akrabalar, komşular ve belki de üvey anne-baba ya da kardeşler gibi farklı birçok kişi ile ilişkiler kuracaktır. Ancak tüm bu ilişkilerin arasında sizinle olan ilişkisinin her zaman eşsiz, özel ve kalıcı bir ilişki olacağını unutmamalısınız. Dolayısıyla sizin öncelikle bu ilişki içerisindeki rolünüze odaklanmanız en doğrusu olacaktır.
   10- Çocuğunuz anne-babalığınızı ödüllendirmek zorunda değildir. 
   Anne-baba olmanın sağladığı tatmin duygusu içten kaynaklanır. Zaman zaman bu tatmini hissetmekte zorlanıyorsanız, dünyanın en zor ve en önemli işine soyunduğunuzu unutmayın. Anne-babalık büyük mutluluklar, derin üzüntüler ve her şeyden de önemlisi büyük ve kalıcı bir tatmin içeren bir iştir.

17 Ekim 2015 Cumartesi

Model olmak Nedir ?

Model Olmak Nedir ?
İnsan gelişiminde çocukluktan başlayarak bir süreç halinde ilerleyen model alma ve örnek alma kaçınılmazdır.
Çocuk ilk olarak yakın çevresini yani anne babasını model alır . Kız çocukları annenin eşyalarını kullanmak ister , erkek çocuklar ise babaları gibi tras olmak ister . Model almayi biz eğitimin içine rahatlıkla sokabiliyoruz . Çocuklar kendi içlerinde daha kolay ve etkili bir öğrenme gercekleştiriyorlar. Burda usta çırak ilişkisini düşünebiliriz. Çırak ustasını izleyerek başarıya ulaşabilir. Rol model olmak toplumsal hayatın da kaçınılmaz evresini oluşturmaktadır ve bireye katkılar sağlamaktadır.
Hızla gelişen sosyal medya ve teknoloji rol model alınacak kişilerin seçiminde hata yaptıklarını görebiliyoruz . Çocuklarımıza bilinçli bir şekilde teknolojiden yararlanma, iyiyi güzeli , değerlere uygun olan programlar, uygulamalar değerlendirilmeli doğru rol modeli benimseyen sağlıklı bireyler yetiştirmek için çaba gösterilmesi gerekmektedir.

2013 MEB Okul Öncesi Eğitim Programının Okul Öncesindeki Yaklaşımlar ile Karşılaştırılması

MONTESSORİ YAKLAŞIMI
Montessorri yaklaşımının temeli bireysel eğitime dayanır. Yetişkinin çocuğun gelişim sürecinde yapabileceği tek şey çocuğun önündeki engelleri kaldırmak ve onun ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu yaklaşımda her çocuğun kendine özgü bir birey olduğu ve kendi kapasitesi doğrultusunda öğrenebildiği kabul edilir. Çocuklara araştırma, deneme, hatalar yapma ve bunları kendi kendilerine düzeltebilmeleri için fırsatlar tanınmalıdır. Eğitim çocuğun sahip olabileceği deneyimleri zenginleştirme ve tecrübelerini ilerletme yönünde ona olanaklar sunulmasıyla mümkün olabilir. Bu yönüyle 2013 MEB okul öncesi eğitimi programı çocuğun gereksinimlerine ve bireysel farklılıklarına uygun bir program niteliğindedir bu yönüyle çocuğun bireysel özellikleri dikkate alınarak bir program oluşturulması gerektiğini savunur.
Montessori yaklaşımı çocuğa hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturması için özgürlük tanıyan, kişiliğinin gelişim sürecini destekleyen, çocuğun kendi onuru içerisinde bireyselleşmesi ve sosyalleşmesini ciddiye alan, bireye özgü adil bir eğitimdir. Bu yönüyle 2013 MEB programının özellikleri içinde yer alan çocuk merkezli bir program yapısını oluşturması sebebiyle benzerlik göstermektedir.
Montessori Eğitim Yöntemi’nde çevre düzenlemesine büyük önem verilmektedir. Bu felsefeye göre çocuğa sunulan iyi bir çevre eğitimin niteliğini de artırmakta ve çocuğun kendi belirlediği ve istediği şekilde özgürce çalışmasını sağlamaktadır. Programda öğrenme merkezleri çocukların bireysel gereksinimlerini karşılamak amacıyla farklı ayırma materyalleri ile bölünmüş, küçük gruplar hâlinde etkileşimde bulunacakları ve dikkatlerini yoğunlaştırarak oynayabilecekleri öğrenme alanlar oluşturulmuştur.
WALDORF YAKLAŞIMI
Waldorf eğitim yaklaşımı 1919 yılında Rudolf Steiner tarafından geliştirilmiştir. Waldorf yaklaşımı eğitimi bir sanata dönüştürmeyi amaç edinen bütüncül bir yaklaşımdır. Çocukların sosyal, duygusal, ruhsal, ahlaki, fiziksel ve zihinsel açılardan dengeli bir biçimde ve çok yönlü olarak gelişebilmesini amaçlar. Çocukların bireyselliğini, özgüvenlerini ve bütünlüğünü desteklemeye ayrıca önem verilir. Çocukların sanat, müzik, hareket ile öğrendikleri; keşfederek, deneyimleyerek yaşantılarını zenginleştirdikleri düşünülür. Çocukların birbiriyle rekabet etmektense birbirlerine saygı duyarak, yardımlaşarak toplumsal aidiyet duygusu edinmeleri teşvik edilir.2013 MEB Okul öncesi eğitimi programı çocuğun keşfederek öğrenmesini öncelikli tutmuştur ve öğrendiklerini farklı durumlara transfer etmesi yeni durumlarda kullanması ve programın oyun temelli olması bakımından bu yaklaşımla bağdaştırılabilir.
REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMI
Reggio Emilia Yaklaşımı'na göre eğitimin amacı; büyüme sürecindeki çocuğun gelişimini engelleyen “duvar”ın ortadan kaldırılmasıdır. Eski ve katı kurallar, güncelliğini yitirmiş kavramlar, yetişkinlerce benimsenmiş anlaşılması güç davranış ve tutumlar, geleneksel eğitim yöntemleri bu "duvar"ı oluşturmaktadır. Reggio Emilia Yaklaşımına göre, çocuğun gelişim sürecinde yaşayan toplumdaki yeni kültürel değerler ve rolleri öğrenmesi desteklenmeli böylece gelişimini engelleyen ve eski değer yargılarından oluşan "duvar" ile karşılaştığında bunu kendi kendine aşması sağlanmalıdır. Bu yaklaşıma göre çocuk, teoriler geliştiren, verileri elde etmede ve hipotezler oluşturmada kendi yolları olan bir bireydir. Bu süreçte öğretmenin görevi çocuklara yapılandırılmamış ortamlar sunmak ve çocukların hazırlanan ortam sayesinde kendi kendilerine öğrenmelerini desteklemektir. Bu yaklaşımda öğretmen ortak bir rehberdir aynı zamanda bir araştırmacıdır. Öğretmen kendisini çocuklarla ilgili dökümanları oluşturmada, okuldaki diğer öğretmenler, çalışan personel ve ailelerle etkileşimde araştırmacı olarak görür. Yaklaşımda çocukların araştırmaya teşvik edilmesi ve öğretmenlerin de çocukları araştırmaya yönlendirmesi, çocuklarla ilgili gözlemlerin belgelenmesi, yazılı, video ve fotoğrafların depolanması özellikleri bakımından 2013 MEB Okul Öncesi Eğitimi Programı ile benzerlik göstermektedir.

HIGH SPOKE YAKLAŞIMI
Bu yaklaşımda çocukların en fazla kendi kendilerine planlayıp uyguladıkları etkinliklerden öğrendikleri anlayışı esastır. Bir diğer deyişle, High/Scope Programı erken çocukluk eğitiminde “etkin öğrenme” kavramını temel alır. Çocukların kendi tercihlerini yapmalarına, karar alma mekanizmalarının geliştirilmesine, sorumluluk almayı öğrenmelerine, öz disiplin ve yeteneklerinin geliştirilmesine destek verilir. Çocukların yaratıcı, girişken, sorgulayıcı, kendini rahatça ifade edebilen, başkalarının görüşlerine açık bireyler olarak yetişmeleri teşvik edilir. Çocuğun programın merkezinde olması ve aktif olarak öğrenmesi amaçlandığı için 2013 MEB Okul Öncesi Eğitimi Programı ile benzerlik göstermektedir.
PYD (PRİMARY YEARS PROGRAM)YAKLAŞIMI
Erken Çocukluk döneminde PYP çocukların kendilerini çevreleyen sosyal ve fiziksel dünya ile ilgili tecrübelerden anlam çıkaracağı aktif bir öğrenme yaklaşımını savunmaktadır. 2013 MEB Okul Öncesi Eğitimi programının özelliklerinde yer alan “kültürel ve evrensel değerleri dikkate alır” özelliğiyle bağdaşmaktadır.
                                     BANK STREET YAKLAŞIMI   
Bank Street yaklaşımında okul, çocukların yaratıcı ve öğretici deneyimler yaşadığı, dayanışmayı öğrendiği, ezberci öğrenme yerine eleştirel düşünmeyi öğrendiği, bireyselliği ve sosyal demokrasi değerlerini öğrendiği bir ortamdır. Okul akademik becerilerin öğrenildiği bir kurum olmanın ötesindedir.
Bank Street Yaklaşımı sadece bireyi değil, bireylerin etkileşimde bulunduğu toplumun her kesimini-aile, okul, vb.-geliştirmeyi hedefler. Eğitim daha iyi bir toplum için gereklidir. 2013 MEB Okul Öncesi Eğitimi programında yer alan yaratıcılık , aile katılımı, kültürel ve evrensel değerler hakkındaki görüşleri ile benzerlik göstermektedir.
CREAVİTE CURCRİCULUM YAKLAŞIMI
Bu yaklaşım eklektik olarak diğer birçok yaklaşımı içinde barındırır.
            Öğretmenlerin rolünün çocuğu yönlendirmesi olup süreci gözlemleyerek değerlendirmesi bakımından 2013 Okul Öncesi Eğitimi Programı ile benzerlik göstermektedir.
            COOPERATİVE YAKLAŞIMI
            Ailelerin çocuklarının eğitimine katıldığı ve okulda söz sahibi olduğu bir programdır. Sınıfların düzenlenmesi ve programların hazırlanmasında okul ile işbirliği içindedirler. Bu özelliği 2013 Okul Öncesi Eğitimi Programında yer alan "Aile Eğitimi ve Katılımı Önemlidir" özelliği ile paralellik göstermektedir.

















KAYNAKÇA
     Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi 2012 1(3), 113-128
Temel, F. (2005). Okul öncesi eğitimde yeni yaklaşımlar. Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, 62, 1-8. http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi62/temel.htm adresinden 12 Temmuz 2011 tarihinde alınmıştır.


Erken Çocukluk Eğitiminde Matematik Eğitimi Amaç ve Kazanımlar

Erken Çocukluk Eğitiminde Matematik Eğitimi 
Amaç ve Kazanımlar
Kazanım 3. Algıladıklarını hatırlar. (Göstergeleri: Nesne/durum/olayı bir süre sonra yeniden söyler. Eksilen ya da eklenen nesneyi söyler. Hatırladıklarını yeni durumlarda kullanır.)
 Açıklamaları: Çocuğun deneyimlediklerini hatırlayıp ifade etmesi için gerekli öğrenme ortam ve durumları oluşturulmalıdır. Çocukların hatırladıklarını değişik durumlarda işe yarar olarak kullanmaları (günlük yaşam becerileriyle ilişkilendirerek) için desteklenmeleri gereklidir.
Kazanım 4. Nesneleri sayar. (Göstergeleri: İleriye/geriye doğru birer birer ritmik sayar. Belirtilen sayı kadar nesneyi gösterir. Saydığı nesnelerin kaç tane olduğunu söyler. Sıra bildiren sayıyı söyler. 10’a kadar olan sayılar içerisinde bir sayıdan önce ve sonra gelen sayıyı söyler.)
Açıklamaları: Çocuktan belli sayıdaki nesne grubunu dokunarak saydıktan sonra son söylediği sayının nesne grubunun toplam sayısını gösterdiğini fark etmesi beklenir. Örneğin; Bir tabakta 5 tane kurabiye varsa çocuktan ilk önce bunları sayması, sonra “kaç tane” diye sorulduğunda 5 (beş) yanıtını vermesi beklenir. Nesne grubunda birinci, ikinci sıradaki nesnenin kaçıncı olduğunu söylemesi beklenir. Verilen sayıdan önce/sonra gelen sayının hangi sayı olduğunu söylemesi beklenir.
Kazanım 5. Nesne ya da varlıkları gözlemler. (Göstergeleri: Nesne/varlığın adını, rengini, şeklini, büyüklüğünü, uzunluğunu, dokusunu, sesini, kokusunu, yapıldığı malzemeyi, tadını, miktarını ve kullanım amaçlarını söyler.)
 Açıklamaları: Nesne ya da varlıkların ad, renk, şekil, büyüklük, uzunluk, doku (pürüzlü, kaygan, sert, yumuşak) koku, ses (yüksek-alçak, kalın-ince sesler), yapıldığı malzeme (plastik, tahta, kumaş vb), tat ve miktar gibi özelliklerini ele alan değişik etkinlikler yapılarak çocukların bu kazanımları gerçekleştirmeleri desteklenmelidir.
Kazanım 6. Nesne ya da varlıkları özelliklerine göre eşleştirir. (Göstergeleri: Nesne/varlıkları birebir eşleştirir. Nesne/varlıkları rengine, şekline, büyüklüğüne, uzunluğuna, dokusuna, sesine, yapıldığı malzemeye, tadına, kokusuna, miktarına ve kullanım amaçlarına göre ayırt eder, eşleştirir. Eş nesne/varlıkları gösterir. Nesne/varlıkları gölgeleri ya da resimleriyle eşleştirir.)
Açıklamaları: Etkinliklerde öğretmenlerin “eş” ve “eşit” kavramlarını karıştırmamaya özen göstermesi gerekir. Eşlik teriminin somut nesneler, eşitlik teriminin ise sayılar gibi soyut kavramlar için kullanıldığı unutulmamalıdır. Öncelikle birebir eşleştirme ardından herhangi bir özelliğine göre eşleştirme ve son olarak da eş nesneleri/ varlıkları gösterme etkinlikleri yapılmalıdır. Nesne/varlıkları ve nesne gruplarını uygun rakamla eşleştirme etkinlikleri en son yapılacak etkinliklerdir.
Kazanım 7. Nesne ya da varlıkları özelliklerine göre gruplar. (Göstergeleri: Nesne/varlıkları rengine, şekline, büyüklüğüne, uzunluğuna, dokusuna, sesine, yapıldığı malzemeye, tadına, kokusuna, miktarına ve kullanım amaçlarına göre gruplar.)
 Açıklamaları: Gruplama etkinliklerinde çocukların gelişim özelliklerine dikkat edilerek öncelikle birbirinden kolaylıkla ayırt edilebilen nesne/varlıklar tercih edilmelidir. Giderek birbirine daha çok benzeyen nesne/ varlıklarla çalışılmalıdır. Örneğin “renkli kağıtlarla beyaz kağıtları ayırt etmek, düz beyaz kağıtla çizgili ya da kareli beyaz kağıdı ayırt etmekten daha kolaydır. Çocuktan iki ya da daha fazla nesne ya da varlığı renk, şekil, büyüklük, uzunluk, doku, tat, koku, ağırlık, ses (doğal sesler, müzikal sesler), miktar (az-çok; en az-en çok; birkaç) ve kullanım amaçları (mutfakta kullanılanlar, temizlik için kullanılanlar vb.) gibi özelliklerine göre gruplaması beklenir.
Kazanım 8. Nesne ya da varlıkların özelliklerini karşılaştırır. (Göstergeleri: Nesne/varlıkların rengini, şeklini, büyüklüğünü, uzunluğunu, dokusunu, sesini, kokusunu, yapıldığı malzemeyi, tadını, miktarını ve kullanım amaçlarını ayırt eder, karşılaştırır.)
 Açıklamaları: Çocukların iki ya da daha fazla nesne ya da varlığın renk, şekil, büyüklük, uzunluk, doku, ağırlık, ses, miktar ve yapıldığı malzeme (plastik, ahşap, kumaş vb.) gibi özellikleri temel alarak farklılık ve benzerlikleri karşılaştırmaları beklenir.
Kazanım 9. Nesne ya da varlıkları özelliklerine göre sıralar. (Göstergeleri: Nesne/varlıkları uzunluklarına, büyüklüklerine, miktarlarına, ağırlıklarına, renk tonlarına göre sıralar.)
Açıklamaları: Sıralama karşılaştırma yapabilmeyi gerektirir. Bu nedenle birimler arasındaki farkların belirgin olması gerekir. Örneğin, çocuğun ağırlığı karşılaştırarak sıralayabilmesi için ağır ve hafif nesneler arasındaki farkın çocuk tarafından hissedilebilecek kadar belirgin olması sağlanmalıdır. Çocuğun gelişim seviyesine göre sıralanacak nesne sayısı ayarlanmalıdır.
Kazanım 10. Mekânda konumla ilgili yönergeleri uygular. (Göstergeleri: Nesnenin mekândaki konumunu söyler. Yönergeye uygun olarak nesneyi doğru yere yerleştirir. Mekânda konum alır. Harita ve krokiyi kullanır.)
Açıklamaları: Mekânda konum ile ilgili yönergeler; yön, yakın, uzak, altında, üstünde, önünde, arkasında, yanında gibi kavramları içermelidir. Çocukların nesnelerin mekândaki konumlarını anlayabilmesi için legolar, bloklar gibi nesneler kullanılarak basit etkinlikler yapılabilir. Bu gibi etkinliklerden sonra basit krokiler/haritalar çocuklara gösterilir ve krokinin/haritanın nasıl okunacağı konusunda rehberlik edilir. Krokide çizilmiş şekillerin ne anlama geldiği ve birbirlerine göre konumları incelenir. Daha sonra çocukların en çok bildiği bir alanda (sınıf, bahçe vb.) yönergeler doğrultusunda basit krokiler/haritalar oluşturmalarına yönelik etkinlikler yapılır. Saklambaç oyunları, hazine avı gibi oyunlar çocukların krokileri somutlaştırmalarına yardımcı olur ve süreci oyunlaştıracağı için eğlenceli kılar.
Kazanım 11. Nesneleri ölçer. (Göstergeleri: Ölçme sonucunu tahmin eder. Standart olmayan birimlerle ölçer. Ölçme sonucunu söyler. Ölçme sonuçlarını tahmin ettiği sonuçlarla karşılaştırır. Standart ölçme araçlarının neler olduğunu söyler.)
 Açıklamaları: Standart olmayan ölçme birimi olarak kalem, pipet, kürdan, silgi, lego, kitap, kâğıt gibi malzemelerle parmak, karış, kulaç, adım, ayak gibi doğal ölçme birimleri kullanılmalıdır.
 Kazanım 12. Geometrik şekilleri tanır. (Göstergeleri: Gösterilen geometrik şeklin ismini söyler. Geometrik şekillerin özelliklerini söyler. Geometrik şekillere benzeyen nesneleri gösterir.)
Açıklamaları: Düzenlenecek etkinlikler sırasında öğretmenlerin daire ve çember terimlerini doğru kullanmaya özen göstermeleri gerekmektedir. Çemberin içi boştur, sadece yuvarlak alanın etrafını kaplamaktadır. Daire ise içi dolu yuvarlak alanı tanımlamaktadır. Üçgen, daire, kare, dikdörtgen ve elips geometrik şekillerinin üzerinde durulmalıdır. Gelişimsel seviyesi uygun olan çocuklarla çokgenler üzerinde de çalışılabilir.
Kazanım 14. Nesnelerle örüntü oluşturur. (Göstergeleri: Modele bakarak nesnelerle örüntü oluşturur. En çok üç öğeden oluşan örüntüdeki kuralı söyler. Bir örüntüde eksik bırakılan öğeyi söyler, tamamlar. Nesnelerle özgün bir örüntü oluşturur.)
 Açıklamaları: Örüntü, en az iki nesneden oluşan “çekirdek” grubun belli bir kurala göre sıralanması ve bu kuralın ardışık olarak tekrar edilmesi durumudur. Örüntü somut nesnelerle başlatılmalıdır. Örneğin “mandal+boncuk, mandal+boncuk” ikili bir örüntüdür. Var olan örüntüyü genişlettiğimizde; “mandal+boncuk+pipet, mandal+boncuk+pipet” şeklinde örüntüyü genişleterek sürdürmeleri beklenir. Çocuklardan önce model olarak verilen örüntüyü devam ettirmeleri, ardından kendi örüntülerini yapmaları beklenir.
Kazanım 13. Günlük yaşamda kullanılan sembolleri tanır. (Göstergeleri: Verilen açıklamaya uygun sembolü gösterir. Gösterilen sembolün anlamını söyler.)
 Açıklamaları: Semboller seçilirken çocukların yaş grubuna ve ihtiyaçlarına uygun, dikkatlerini çekecek semboller olmasına özen gösterilmelidir. Bu kazanımda sözü edilen semboller; trafik, tehlike, WC, geri dönüşüm, yön okları gibi işaretlerdir. Kazanım 15. Parça-bütün ilişkisini kavrar. (Göstergeleri: Bir bütünün parçalarını söyler. Bütün ve yarımı gösterir. Bir bütünü parçalara böler. Parçaları birleştirerek bütün elde eder.) Açıklamaları: Yapbozlar, insan vücudu ve yüzü, hayvanlar, yiyecekler ve çocukların günlük hayatta sıklıkla kullandığı gerçek nesneler ve oyuncaklar parça bütün ilişkisinin kavranmasında yararlanılabilir. Çocukların parça bütün ilişkisini kavrayacağı nesnelerin ayırt edici özelliklerinin olmasına dikkat edilmelidir.
Kazanım 16. Nesneleri kullanarak basit toplama ve çıkarma işlemlerini yapar. (Göstergeleri: Nesne grubuna belirtilen sayı kadar nesne ekler. Nesne grubundan belirtilen sayı kadar nesneyi ayırır.)
Açıklamaları: 10’a kadar toplama ve çıkarma işlemleri yalnızca nesneler kullanılarak yaptırılmalıdır. Nesnenin gruba dâhil edilmesinin bir “artış-çoğalma”, nesnenin gruptan çıkarılmasının bir “azalma-eksilme” olduğu vurgulanmalıdır. Düzenlenen etkinlikler sırasında tahta ya da kâğıt üzerinde rakamlarla toplama ve çıkarma yapılması uygun değildir.
Kazanım 18. Zamanla ilgili kavramları açıklar. (Göstergeleri: Olayları oluş zamanına göre sıralar. Zaman ile ilgili kavramları anlamına uygun şekilde açıklar. Zaman bildiren araçların işlevlerini açıklar.)
Açıklamaları: Çocuklar için zaman kavramı soyuttur. Bu nedenle kendi yaşamları ve yakın çevreleriyle ilişkilendirebilecekleri durumlardan yararlanılmalıdır. Çocukların kendi yaşantılarına ilişkin deneyimleri ile “dün oynadığımız oyun” “bugün gideceğimiz gezi” “yarın okula gelecek misafir” gibi zaman bildiren kavramlar etkinliklerle bütünleştirilerek ele alınmalıdır. Ayrıca sınıftaki saat ve takvimlerin kullanılmasına çocuklarda dâhil edilmeli ve işlevlerine dikkat çekilmelidir.
Kazanım 20. Nesne/sembollerle grafik hazırlar. (Göstergeleri: Nesneleri kullanarak grafik oluşturur. Nesneleri sembollerle göstererek grafik oluşturur. Grafiği oluşturan nesneleri ya da sembolleri sayar. Grafiği inceleyerek sonuçları açıklar.)
Açıklamaları: Grafik çalışmaları için başlangıçta somut nesneler kullanılmalıdır. Sınıftaki kalemler/legolar/ mandallar vb. renklerine göre gruplandırılarak ve ardından doğrusal bir düzen içinde sıralanarak renk grafikleri oluşturulabilir. Günlük yaşamlarındaki durumları yansıtan sorulara verdikleri yanıtlar da grafiğe dönüştürülebilir. Örneğin okula servisle gelenler ve anne-babasıyla gelenler özel bir sembol ile somutlaştırılır ve bu semboller yan yana ya da üst üste sıralanarak grafik oluşturulur.

KAYNAKÇA


MEB(2013).MEB Okul Öncesi Eğitim Programı.Ankara:MEB

Neden Önemliyim!

Belki siyahım, belki sarı, belki beyazım,
Bilirsiniz ki ben de çocuğum,
Ben de oynarım , koşarım, ağlarım
Benimde duygularım,umutlarım var ,
Benimde annem , babam , kardeşim var 
Benim sizden ne eksiğim var bilmiyorum ama galiba sizden biraz siyahım,
Belki dedim ya biraz siyahım , annemde öyle
Ne güzel işte annem gibiyim 
Biliyor musunuz ? Benim öyle çok oyuncağım yok ,
Oyuncaklarımı babam , ağabeyim yapıyor,
Sizin oyuncaklarınızı kim yapıyor?
Benden korkmayın sadece biraz siyahım ,
Sizle oynayabilirim, gülebilirim beni yanınıza alın sadece biraz siyahım
                                                                                                                           Beyhan ÇELİK